Eğitim İş Sendikası Muğla Şubesi Başkanı Ahmet Çakanel, yetkili sendika rekabetine yönelik yazılı bir  basın açıklaması yaptı. Eğitim-İş Sendikası Fethiye temsilciliği tarafından paylaşılan açıklamada; rekabetin farklı noktalara taşındığı ve bazı sendikaların üye devşirmek için taktikler uyguladığını iddia etti.

“BİR SENDİKANIN YETKİLİSİ BU REKABETİ FARKLI NOKTALARA TAŞIDI”

 Eğitim-İş Sendikası Muğla şubesi tarafından yapılan açıklamada “Birçoğumuzun da bildiği gibi 4688 sayılı Yasa gereği, her yıl mayıs ayı Kamu Çalışanları Sendikalarının  üye sayılarının Çalışma Bakanlığına sunulduğu aydır. İlimizde de her yıl Mayıs ayında üye sayıları iş kollarında belirlenir. Sırasıyla iş yerlerinin, ilçelerin ve ilin ve sonunda ülkemizin en çok üye sayısına sahip sendikası belirlenir ve ilçe, il ve ülke ölçeğinde “YETKİLİ” sendika ilan edilir. Bu nedenle Mayıs ayında  üye olmaları için eğitim emekçilerini ikna etmek üzere daha fazla çaba gösterilir. Sendikalar farklı açıklamalarla rekabeti yükseltebilir. Fakat yetkili bir sendikanın   Sayın  YETKİLİSİ bu rekabeti farklı noktalara taşıdı. Bu açıklamalar yetki döneminde olabilir diye önce cevap vermedik ancak gidilen her okulda aynı söylemler devam edince bu açıklama zorunluluk haline geldi.

“ÖĞRETMENLERE  “EKİM AYINI BEKLEYİN, BİZ ÇÖZECEĞİZ” DEDİNİZ”

 Bütün bunlara bağlı olarak her yetki döneminde kendi ifadeleriyle  “üye devşirmek”  için çeşitli taktikler uygulayan bazı sendikalar, artık eski taktiklerinden bir sonuç alamayacaklarını düşünmüş olmalılar ki bu dönemde yani taktik ve söylemlerle,  olanı olmamış, olmayanı olmuş  gibi gösterme telaşıyla çeşitli açıklamalar yaptılar. Şimdi bu açıklamalara yakından bakalım: Sayın  YETKİLİ  “Sendikal mücadelede bir argüman ve kazanım ortaya koymadan, sadece kariyer basamakları üzerinden algı yaratmak suretiyle sendikamızı zayıflatmak ve aşağılamak suretiyle  üye devşirmeye çalışanlar” diyerek aklınca sendikamıza göndermede bulunuyor. Öncelikle bu açıklamadan en son gocunacak olan sendikamız Eğitim-İş’tir. Bu güne kadar bir sürü kazanımın öncüsü olmakla birlikte  özellikle Kariyer Basamakları Yasasına ve uygulamasına  nasıl karşı durduğumuz eğitim çalışanlarının zihninde  tazeliğini korumaktadır. Ancak yine de hatırlatmak gerekirse temsilcilik ve şubelerde kitlesel basın açıklamaları, bölge mitingleri, Bakanlık (MEB) önünde yerlerde sürüklenerek, yaralanarak haklılığımızı haykırma, TBMM önünde yöneticilerimizin gözaltına alınması, Anayasa Mahkemesi önünde ters kelepçelerle gözaltılar ve sonunda binlerce üyemizle “Öğretmen Saygı” için Atamıza yürüyüş. Bunların hepsi  oldu. Sayın  YETKİLİ. Sendikanız illerde kitlesel basın açıklaması yapacağız, dedi fakat bu olmadı.Tam açıklama yapacakken hangi nedenle son anda basın açıklamanızı iptal ettiniz de öğretmenlere  “Ekim ayını bekleyin, biz çözeceğiz.” dediniz. Eğitim emekçileri hala  “Ekim” ayınızı bekliyor. Tüm sendikalarla konuyu görüşmek ve ortak hareket etmek için  diğer sendikalarla birlikte sendikanızı da Başkent Öğretmenevine davet ettik. Gelmediniz..Daha geçen hafta Anayasa Mahkemesi önünde Genel Merkez Yöneticilerimiz açıklama yapmaya çalışıyordu. Siz gene yoktunuz.

 “SANIRIM BUNUN İÇİN EĞİTİM ÇALIŞANLARINA BİR ÖZÜR BORCUNUZ VARDIR”

Sayın YETKİLİ  “Daha iktidar gücünü ele geçirmeden seçimler sonrası muhtemel siyasi irade değişikliği olacağı inancıyla  kamu çalışanlarını pozisyon almaya zorlayanlar” demektedir.  Biz bundan da gocunmuyoruz. Çünkü biz birilerinin direktifiyle eylem iptal etmedik. Bizim sendikal mücadeledeki anlayışımız rüzgar nasıl eserse o yana dönmek değildir. Bizim anlayışımız, “Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil rüzgara karşı koydukları için yükselir.” özdeyişi ile örtüşür.Siyasal iktidar ve yancılarına yakın durarak makam sahibi olmak, paye kazanmak ya da paye dağıtmak  bizim sendikal anlayışımızla yakışmaz. Hatta hala o makamlarda otururken  sendikacılık dersi vermek bize hiç yakışmaz. Şube müdürü gibi bazı makam sahiplerini okullara  götürüp bu yolla eğitim çalışanları üzerinde makam baskısı oluşturmaya çalışmak da bize yakışmaz. Son olarak açıklamalarınızda sıkça geçen  “üye devşirmek” sözünün bir eğitimciye yakışmadığını belirtmek isteriz. Mutlaka  “devşirme” sözcüğünün terim anlamını biliyorsunuz da kullanıyorsunuzdur. Her biri en az lisans mezunu olan, ülkemizin geleceğinin emanet edildiği  onurlu eğitim çalışanlarını “devşirerek” üye yapmak bizim yöntemimiz değildir.Sanırım bunun için eğitim çalışanlarına bir özür borcunuz vardır . Siz dilemeseniz de sizin adınıza meslektaşlarımızdan biz özür dileriz. Eğitim İş,  eğitim emekçilerinin yüreğindeki güzelliğe, zihnindeki aydınlığa, kaleminin ucundaki bilime, silgisinin temizliğine ,onurlu duruşuna, sarsılmaz inancına, alnının terine inanarak üye yapmaya çalışır.Dün az sayıdaysak, bugün büyüyor, yarın çok fazla olacaksak  bu, Atatürk’ü ve ondan bize armağan Cumhuriyetimizi genç beyinlerle büyüttüğümüz, bilimi rehber edindiğimiz,emek en yüce değer dediğimiz içindir. Biz eğitim emekçilerini örgütlü olmaya, haklarımız için mücadele  etmeye, Atatürk ve Cumhuriyetimizin yanında durmaya çağırırız. Biz kimseden icazet ve uyarı almayız, biz üyemiz dışında kimseye boyun eğmeyiz, sırtımızı hiçbir siyasetçiye ve partiye dayamayız. Biz hem gücümüzü hem emirleri üyemizden alırız ve biz üye  “devşirmeyiz” dedi.

Bizde kalın, habersiz kalmayın! BeskazaTV.com